Ailelerimize Güven Yakışır
- AİLESürmanşet 2
- 15 Mart 2022
Asya ile Avrupa’nın iki yakasını bir köprü birleştiriyor, ona şaşırmıyoruz. Ama iki insanın gönlüne Rabbimiz muhabbeti yerleştirdiğinde bir yuva kurulmasına, sağlam bir aile oluşmasına zaman zaman şaşırabiliyoruz.
“NİYET HAYIR, AKIBET HAYIR”
Aslında her işimizde olması gereken “niyet hayır, akıbet hayır” prensibi en çok da yuva kurma noktasında gereklidir. Çünkü yola çıkarken, niyet sağlam olmalı, duruş sağlam olmalı. Allah’ın rızasını kazanmaya gerçekten talip olmalı. “Allah rızası için, dinimin yarısını tamamlamaya niyet ettim. Rabbimin gönlüme koyduğu sevgi ile sevmeye niyet ettim. Pazara kadar değil, mezara kadar niyet ettim. İyi güne ya da kötü güne değil, her güne niyet ettim. Allah’ın emrine Peygamberimizin kavline inandım, itimat ettim. Hastalığında sağlığında, varlığında darlığında, sıcağında ayazında, gurbetinde sılasında, yakınında uzağında hep yanında olacağıma yemin ettim. Gözümü ve gönlümü ondan gayrısına kör ettim. Birlikte yaşlanmak için ahdettim.”
[post-refarans id=”10182″ taraf=”sol”]
Böyle sağlam bir niyet, sağlam bir yuvanın temeli olur. Başlangıcı olur. Niyet sağlam olduğunda, ahşap barakalar gibi ilk rüzgârda savrulup dağılmaz. İşte bu noktada bize düşen evliliğimizi ahşap barakalar gibi değil, sağlam binalar gibi, rüzgârda yağmurda, sıcakta soğukta yıkılmayacak ve zarar görmeyecek şekilde inşa etmektir. Halis niyet bir yuvanın temeli ise sevgi, saygı, sabır, sadakat ve ille de güven; bu yuvanın kolonlarıdır, kirişleridir, duvarlarıdır, çatısıdır. Amma da zormuş yuva kurmak değil mi? Elbette kolay değil, köprüler kurmak, kıtaları birleştirmek. Gönül köprüsü öyle sağlam olmalı ki, denizin dalgasında, yeryüzünün sarsıntısında tuz buz olmamalı.
Köprülerin sağlamlığında; ayakların yere sağlam basması, ara açıklığı, kullanılan malzemenin yeterliliği ve kalitesi, mühendislik hizmetleri elbette çok önemlidir. Zira mimari projedeki hatalar, eksik ve kalitesiz malzeme kullanımı, köprülerin yıkılmasına, milyar dolarlık yatırımların ziyan olmasına neden olur. Ya gönül köprüleri… Az şeye mi ihtiyaç duyar? Ülfet, kendi kendine mi oluşur? Zamane ifadeyle, elektrik bulamayınca, gaz lambası ile idare edilir mi?
AİLE OCAĞINDAKİ ÖNEMLİ KAVRAMLAR
Aile ocağında; sevgi, saygı, sabır, sadakat, tahammül, güven çok çok önemli kavramlardır. Söylerken ağzımızdan bir çırpıda çıkıveren bu sözcükler, yaşarken hayati öneme sahip kavramlara dönüşmektedir. Zira bu kavramlar aileyi ayakta tutan temel değerlerdir. Birisi diğerinden daha az önemli değildir. Lakin bu yazımızda sadakat ve özellikle güven kavramları üzerinde durmak istiyorum.
Sadakat, yazımızın başında ettiğimiz niyete sadık kalmaktır. İlmek ilmek, nakış nakış kilim dokumaktır. Kurulan köprünün, çok güçlü ve sağlam olması için, her daim teyakkuz hâlinde olmaktır. Evlendiğimiz ilk gün, içinde yaşadığımız an ve her daim sözümüze sadık olmak… Günler, aylar ve yıllar içerisinde oluşan güven duygusunu yeşertir, besler ve geliştirir. Karşılıklı olarak yaşanılan ve yaşatılan sadakat duygusu, şimdi ve daima olmak zorundadır. Sürekli yaşanmak, yaşatılmak ve hissettirilmek zorundadır. Olmazsa ne olur? Olmazsa olmaz. Çünkü güven, tek kullanımlıktır. Yıllar içinde sadakatle inşa edilen o muhteşem köprü, bir kez yıkılmaya görsün. Asya ile Avrupa’yı tekrar birleştirebiliriz. Ama iki gönlü tekrar bir araya getirmemiz imkânsız hâl alır.
[post-refarans id=”30613″ taraf=”sol”]
AİLELERİMİZE GÜVEN YAKIŞIR
Sadakat, insanın gönüllü ve istemli olarak geliştirdiği bir tutum olmakla birlikte, güven her iki tarafın da ihtiyaç hissettiği bir kavramdır. Hem güvenmek isteriz hem de güven vermek zorunda hissederiz. Dünya’nın en yüksek binası, Dubai’deki 828 metre yüksekliğindeki Burç Halife binasıdır. Böyle bir binanın tepesine çıkıp âdeta bulutların üzerinden yeryüzünü seyretmek nasıl olur merak ettim doğrusu. Ama ben sizi o kadar yükseğe çıkarmayacağım. Şöyle elli katlı bir gökdelenin çatısına çıkalım. Elli kat demek, nerden bakarsak bakalım en az 150 metre yükseklik demek. Heyecan verici biliyorum. Yükseklik korkusu olmayan insanlar bile o çatıdan, korkuluklara tutunmadan aşağıya bakamazlar. Bu insani bir durumdur. Bu nedenle o çatıdaki korkuluklar çok çok önemlidir. Korkuluklara tutunabilelim ki, aşağıya bakabilelim. İşte evlilikte sadakat, ilmek ilmek o gökdeleni inşa etmektir. Ailede güven ise o çatıdaki korkuluklardır. Nasıl ki, gökdelenin çatısından aşağısını seyretmek için kendimizi güvende hissetmek için korkuluklara ihtiyaç duyuyorsak, kendimizi, ailemizi korumak için de güven duygusuna ihtiyacımız vardır. Korkuluğu olmayan bir gökdelenin tepesinden aşağıya bakmak, nasıl adrenalin pompalarsa, âdeta aklımız çıkacak gibi hissedersek, ailede güvensizlik de aynı histir. Düşünsenize her gün “acaba eşim bana yanlış yapacak mı?” diye düşünmek zorunda kalmak, sağlıklı insanı hasta eder. İnsanın içini eritir, tüketir, bitirir, mahveder.
[post-refarans id=”29364″ taraf=”sol”]
Yılların emeği ile inşa edilen bir yuvayı dağıtmak, “kendimden şüphe ederim, ondan şüphe etmem” diyecek kadar sağlam inşa edilen bir güveni yıkmak… Emin olun Asya ve Avrupa’yı birleştiren bir köprüyü yıkmaktan daha az dramatik değildir.
Ailelerimize sevgi, saygı, sabır, sadakat ve ille de güven yakışır.