Mağduriyet Ayırımcılığı
- YAZARLAR
- 10 Mart 2022
Savaş mağdurları varoluşsal sorunlarla meşgul iken savaştan doğrudan etkilenmeyen insanlar, bu insani kriz karşısında mağduriyet yaşayanlara el uzatmak sorumluluğu ile karşı karşıya kalırlar.
Aylar, hatta yıllar süren Rusya-ABD-NATO-Ukrayna dörtgenindeki gerilim tırmanışının sonucunda Rusya-Ukrayna Savaşı patlak verdi. Her savaşta olduğu gibi bu savaşta da binlerce sivil/asker öldü. Resmî açıklamalara göre 1 milyonu aşkın sayıda insan evini, yerini, yurdunu terk etmek zorunda kaldı.
[post-refarans id=”31034″ taraf=”sol”]
Rusya’nın Ukrayna’ya açmış olduğu savaşta bu tür gelişmeleri televizyon ekranlarında takip ediyoruz. Dünyanın büyük metropollerinde savaşın sonlandırılması, Rusya’nın kınanması ve Ukrayna halkına destek mitingleri düzenlenirken, diğer tarafta hayatlarını kurtarmak için yurtlarını terk etmek zorunda kalan Ukraynalılara kapılarını açarak onlara yardımcı olmaya çalışan batı ülkelerini görüyoruz. Öyle ki Avrupa’nın neredeyse her ülkesi, Ukrayna’dan gelecek olan savaş mağdurlarını kabul edeceklerini açıkladı.
Bu durum karşısında sosyal medyada “Avrupa, Ukrayna’dan gelen savaş mağdurlarına kol kanat açılırken, Suriye ve Afganistan’dan gelmekte olan mülteciler Avrupa ülkelerinde kötü muamele görüyorlar, hatta lastik botları denizde patlatılıyor” veya “muhabirler sarışın-mavi gözlü savaş mağdurları üçüncü dünya mültecileri arasında kıyas yapıyorlar” kabilinden genellemeci yorumlar yapılmaya başlandı. Bunun dışında Ukrayna’dan kaçan siyah tenli savaş mağdurları yer yer trenlere alınmadı, trenlerden atıldı veya sınırlarda şiddete maruz kaldı.
Evet bu sorunlar yaşandı ve yaşanıyor. Bu bir ayırımcılıktır ve son bulması gerekiyor. Fakat bu tür genellemeci ve bazen de batı karşıtı yorumlara rastlandığında dikkatli olmalı. Zira bu eleştirinin haklı tarafları olsa da haksız olduğu taraflar da var. Mesela 2015’te Suriye ve Afganistan’dan Avrupa’ya çok sayıda mülteci gelirken bu durum bazı siyasiler tarafından kabul görmediyse de, başka siyasiler ve toplumun büyük çoğunluğu “Refugees Welcome” pankartları ile bu siyasetçileri eleştirdi. Avrupa’da yerel halk bu pankartlarla, tren garına gelen mültecileri karşıladı. Özellikle Almanya’da sivil toplum mültecilere madden ve manen çok geniş çapta yardım sağladı. Bunları o kişilere hatırlatmalı.
Bunun yanında sorunlar yaşanmadı mı? Yaşandı: mülteci kampları ve mülteciler saldırıya uğradı, Yunanistan sahil güvenliği mültecilerin lastik botlarını patlatmaya dahi yeltendi… Fakat şunu da hatırlamalı: Kassel eski valisi Walter Lübcke sırf mültecilere sahip çıktığından dolayı bir neonazi tarafından öldürüldü.